ADALAR KAMU OYUNA VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA DUYURUDUR
Değerli Adalılar ve 10.04.2012
Adalar Kent Konseyinin değerli katılımcı kuruluş temsilcileri
“ADALAR YÖNETİM PLANI İÇİN SİVİL GİRİŞİM GRUBU” adıyla oluştuğu iddia olunan bir grup öncülüğünde 25.03.2012 Pazar günü Heybeliada Halki Palas Oteli’nde yapılan “Adalar Yönetim Planı” konulu toplantı hakkında Adalar Kent Konseyi Başkanı olarak yayınladığım yazıya ADALAR VAKFI BAŞKANI HALİM BULUTOĞLU cevabi bir yazı yayınlamıştır. Bu yazıya cevap vermek ihtiyacı içinde olmadan, ancak, sadece kendileri bir şey yaparsa yaptıklarının doğru ve hayırlı olduğu sanısı içinde bulunan bu şahıslara ve/veya kuruluşlara doğru olan davranışın ne olduğunu ve yaptıkları bütün bu girişimlerin çıkar amaçlı olduğunu bir kez daha anlatma gereği ile sizleri tekrar bilgilendirmek istedim.
Sayın Bulutoğlu’nun cevabi yazısının ilk bölümünü oluşturan Kent Konseylerinin kuruluşu ve yasal konumu hakkındaki görüş ve mütalaalarına katıldığımı ifade etmek isterim. Kent Konseyleri maalesef Avrupa uyum yasaları doğrultusunda 08.10.2006 yılında aceleye getirilerek çıkartılan 26313 sayılı yönetmelikle belediyeler tarafından kuruluşları yapılmakla görevlendirilen kurumlardır. Gaye, özetle; sivil toplum kuruluşlarının yerinden yönetim anlayışı içinde yönetime katkıda bulunmasını temin etmektir. Ama 26313 sayı ile çıkartılan kent konseyi yönetmeliği tamamen bu anlayışın dışında kurgulanmış ve Konsey yapısı belediye başkanlığına bağımlı ve güdümlü bir hale getirilerek konseyde sivil toplum kuruluşlarından ziyade bölge milletvekilleri, il genel meclis üyeleri, belediye meclis üyelerinin de bulundurulmasıyla Konseyin yapısı tamamen devlet erki anlayışı ile kurumsallaştırılmaya çalışılmıştı. Adalar Kent Konseyi 2007 yılında bu yönetmelik ile hayata geçirildi. Bu ilk toplantının divan başkanlığını da belediye başkanı adına vekili olarak ben yönettim ve bu çarpık durumu da toplantı başında katılımcılarla paylaştım. Sonradan bu Yönetmeliğin hatalı olduğu ve kent konseylerinin yapısı içinde bölge milletvekillerinin, il genel meclis üyelerinin, belediye meclis üyelerinin bulunamayacağı ve Kent konseyi başkanının da otomatikman, Belediye Başkanı veya Vekili olmasının işin ruhuna aykırı olduğu fark edilerek yönetmeliğin bu maddeleri Danıştay 8.Dairesi tarafından iptal edildi ve yerine 06.06.2009 tarihinde 27250 sayılı Kent Konseyi Yönetmeliği çıkartıldı.
Bu yönetmelik ile Kent Konseyi yapısı biraz daha sivilleşmiş, başkanın genel kurul katılımcıları içinden aday gösterilerek seçilmesine olanak sağlamış oldu, ancak, kent konseylerinin yaptırım ve icra gücü ihmal edildiğinden muhtar ve etkili hale gelmesi tam anlamıyla temin edilemedi. Kent Konseyleri işlevselliği ve hükmî yapısı bakımından belediye başkanlarının iki dudağı arasında bırakılmış oldu. Kent konseylerinin belediyeler ile bağları bu esaslar çerçevesinde düzenlenmelidir. Bu yönetmeliğin değişmesi için gerekli çalışmalar tarafımızdan yapılmaktadır ve İçişleri Bakanlığı’na da rapor olarak sunulacaktır .
Bu özet bilgi paylaşımından sonra, Sayın Halim Bulutoğlu’nun gönderdiği yazıyla ilgili ilk düşüncemi şöyle ifade edebilirim: Halim Bulutoğlu bu yazıyı yazmakla benim anlatamadığım bir çok tutarsızlığı ve gizli arzuları çok net ortaya koymuştur, kendisine teşekkür ederim.
Gelelim, Sayın Bulutoğlu’nun kendi ruh hali içindeki saptama ve ifadelerine karşı açıklama ve cevaplarıma;
-Yazısının 7.paragrafında;…”Adalar’da Kent Konseyi kuruluşuna ilişkin ilk toplantıya Adalar Vakfı vesile olmuştu.”…diye yazmış..Şansa bakın ki benim kendisi ve vakfı ile ilgili öne sürdüğüm bir tespiti daha başlangıçta itiraf etmiş. Adama sormazlar mı senin Adalar Vakfı olarak ve Halim Bulutoğlu olarak bu işler üstüne vazifemi. Sen Vakfının çalışma ve faaliyetleri ile ilgilensene. Niye uğraşıyorsun üstüne vazife olmayan işlerle.Yoksa bunlardan bazı imkanlar çıkartma arayışımı seni hep bu uyanık işlere yönlendiriyor.Madem kuruluşuna vesile oldunuz,niye yıllardır Kent Konseyinde yoksunuz?
-Yazısının 9. paragrafında; …… “Adalarımızda yerel siyasetin son 10 yıldır önemli figürlerinden dönemin belediye başkan yardımcısı Bülent Mısırlıoğlu ve meclis üyesi Ali Tolga, o zaman da Konseyde en etkili aktörlerdi, 29 Mart 2009 seçimlerinden sonra belediye yönetimi değişip yeni dönem başladıktan sonra da.” Bulutoğlu bu ifadesiyle ve bu devrik anlatımıyla benim ve Bülent beyin belediyede görevliyken Konseyde etkili olduğumuzu ve yeni belediye yönetimi döneminde de bu etkimizi devam ettirdiğimizi söylemeye çalışmış. Belediye meclis üyeliği yaparken yeni kurulan bir kurumda etkin olmak işin ruhuna çok uygun bir durum. Ancak ne benim ne Bülent beyin Kent Konseyinin kuruluşunu yapıp hayata geçirdikten sonra Konsey çalışma ve yönetimi ile en ufak bir ilgimiz olmadı. O süreçte Kent Konseyi Başkanı Meclis Üyesi olan Sayın Adnan Demir idi. Bu husus merak ediliyorsa O’na sorulup öğrenilir. Ayrıca yine Vakfınızın yönetim kurulu üyesi olan Sayın Demir yürütme kurulu başkanı olarak sadece ilk toplantıya katıldı ve bir daha Adalar Kent Konseyi ile ilgili hiç bir toplantıya ve genel kurula katılmadı. Yürütme kurulu iki yıl boyunca bütün çalışmalarını başkansız olarak sürdürdü. Vakfınız’da ikinci genel kuruldan sonra bir daha genel kurullara temsilci göndermedi. 29 Mart 2009 seçimlerinden sonra etkili olmaya gelince; Sayın Bulutoğlu bu hususu biraz düşünse her halde bu satırları bu ifadeyle yazmazdı.Zira; bir insan 10 yıl süre ile belediye meclis üyeliği ve bu süreler içinde de belediye başkanvekilliği gibi kamu önünde olan bir görevi yürüttükten ve bu görevlerden fiilen ayrıldıktan sonra, eğer Konsey delegasyonunu oluşturan sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, kaymakamlık temsilcileri nezdinde Başkanlık seçimine aday gösterilebiliyorsa, üstelik bu seçimi de yeni seçim kazanmış olan muzaffer bir belediye başkanına karşı oyların %75’ini alarak kazanıyorsa, demek ki bu insan 10 yıl içinde yüklendiği görevleri tarafsız, dürüst ve adilane yaptığı için her türlü kesimden ve siyasi eğilimden oy ve destek alarak halâ gündemde oluyor, itibar görüyor ve O’nun ifadesindeki gibi etkin olabiliyor.
-Yazının 10.paragrafında; “29 Mart’tan önce kent konseyi, belediye yönetimi için aykırı ses çıkarmaması gereken bir organdı. 29 Mart’tan sonra ise, bu defa yeni yönetime karşı olan bir organ olarak konum değiştirdi” şeklindeki ifadesiyle okuyanları yanıltmaya çalışarak özetle; 29 Mart’tan önce belediye yönetiminin bizlerde olduğunu dolayısıyla kent konseyinin belediyeye karşı problem yaratmadığını, ancak 29 Mart’tan sonra ise Sayın Farsakoğlu belediye başkanı olduğu ve yönetim değiştiği için Konsey’in belediye yönetimine karşı tavır aldığını ima ediyor.Yine yazısının 16. Paragrafında, ” Vakıflarını(Adalar Vakfı), Kent Konseyinde temsilen yönetim kurulu üyesi Teoman Göral’ın bulunduğunu, ayrıca Vakfın Başkan Yardımcısı Ö.F.Berksan’ın da çeşitli derneklerin temsilcisi olarak Kent Konseyinde yer aldığını ve devamla Vakfın birçok üyesinin de Kent Konseyi üyeleri arasında olduğunu” bizzat Halim Bulutoğlu söylüyor. Bunlar doğru sözlerdir,zira Yürütme Kurulumuzda da Vakıf üyesi ve sempatizanı kişiler mevcut olabilir, bu demek oluyorki; Adalar Kent Konseyi 29 Mart’tan sonra da Adalar Belediyesine karşı tavır alacak bir yönetim oluşumuna sahip değil. Zaten seçim sonucu oluşan Yürütme Kurulu da birleşik bir yapıya sahip değil, üyelerin kişilikleri itibariyle de kimseye taraf olması da karşı olması da mümkün değil. Bence asıl olan, bu ifadeleri ile Sayın Bulutoğlu’nun taraf olduğu ve kendilerinden olmayanı veya güdümünde olmayanı kabullenemediği gerçeğidir. Sayın Bulutoğlu’nu ve O’nun gibi düşünenleri bu görüşe ve taraf olmaya iten gerçek sebebin, aslında benim şahsiyetimle ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum. Zira onların pek hoşlanmadığı yönümün kimsenin adamı olmayacağımın ve güdüm altına alınamayacağımın bilinmesidir. Ayrıca Kent Konseyi başkanlığım süresince Belediye’ye karşı hiçbir menfi tutum içinde olmadım. Ancak Belediye Başkanı şahsıma ve konseye karşı menfi tavır ve tutum içinde oldu ve olmaya da devam ediyor. Bu hususta kimlerin etkisinde kaldığı da belli.
-12.paragrafta “Benim, Kent Konseyine belediyenin yer vermediğinden şikayetçi olduğumu” mektubumdan öğrendiğini ve devamla “oynamaya gönül olmayınca yerim dar denirmiş, belediye ellerinde olduğunda yapılanın ne olduğunu merak ettiğini” yazmış….Bir kere ben şikayetçiyim diye bir ifadede bulunmadım. İfadem aynen şöyle “Hatta, Adalar Belediyesinin –yer yokluğunu öne sürerek Adalar Kent Konseyine belediye hizmet binasında yer vermezken- Adalar Vakfı’na binada yer vermesi düşüncelerimizi kuvvetlendirmekte ve bu bağın ilişkisi bakımından da düşündürücü gelmektedir.” Bu ifadeyle O yazımda; Bir belediye, Kent Konseyine yer vermezken bir Vakfa ve (Akıllı Yaşlanma isimli bir derneğe) nasıl yer verir diye hesap sordum. (Eğer bu konu çok merak ediliyorsa Belediyeden yer talebimize cevap alınmayınca İçişleri Bakanlığına yaptığımız şikâyet üzerine İstanbul Valiliği’nden gönderilen 2011-36319 Sayılı yazı alınıp okunsun.Yazı kent konseyi web siteden de görülebilir). Ayrıca bu konuda cevaben yazdığı “Adalar Belediyesi’nin belediye binasında Kent Konseyi’ne yer vermeyip de Adalar Vakfı’na yer açtığı ise hayal ürünü. Sözünü ettiği yer Adalar Belediyesi Çınar Müze alanı ise, orası müzenin kullanımında ve Adalar Belediyesi de müzenin kurucu ortağı”…şeklindeki ifadesi de tamamen saptırmadır. ADALAR VAKFININ bulunduğu yer Adalar belediyesinin uhdesinde olan yerdir, gerisi boş laftır.
-Gelelim ”belediye ellerinde olduğunda yapılanın ne olduğunu merak ediyorum” sorusunun cevabına; Adalar Kent Konseyi 14.04.2007 tarihinde kuruldu, O tarihte yürürlükte olan K.K.Yönetmeliği gereği Belediye Başkanının Başkanlığında yönetilen bir kurum olduğundan tabiî ki görevde bulunduğumuz bu süre içinde bir sorun yoktu. Sorun 29.03.2009 tarihinde belediye başkanlığına Sayın Mustafa Farsakoğlu’nun gelmesi ve akabinde 06.06.2009 tarihinde değişen Kent Konseyi Yönetmeliği ile Konsey Başkanın üyeler arasından seçilmesi ile başladı. Konsey Başkanlığını bizzat belediye ve Adalar vakfı tarafı elde edemeyince Kent Konseyi belediyece yok sayıldı,tamamen dışarıda tutuldu. Ne bütçeden ödenek verilmesi, ne yer tahsisi, ne sekretarya hizmeti sağlanması ne de konsey genel kurulunda alınan ortak görüşlerin meclis gündemine alınıp değerlendirilmesi gibi yönetmelik gereği sağlanması ve yapılması mecbur tutulan konular Adalar Belediyesi tarafından yerine getirilmedi. Sayın Bulutoğlu bu durumu sanki bilmezmiş gibi akıl karıştırmaya çalışıyor. Ayrıca belediye başkanı ile olan yakın ilişkisi ve bağı ve menfaatleri Bulutoğlu’nu Kent Konseyine karşı olmaya mecbur ediyor ve devamlı olarak Konseyin etkisizleştirilmesi için gizli açık gayretlerini esirgemiyor. Ancak unutmasın ki Adalılar neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor.
-13.paragrafta “Kent Konseyleri yerel yönetimle birlikte çalışması gereken sivil yapılar. Bu uyum olmazsa istense de başarılı olunamıyor. Kent Konseylerinin icra faaliyetleri ancak yerel Belediye ile birlikte gerçekleşebiliyor” diye görüş bildirmiş. Bu yönetmelik gereği olan bir durum.Ancak bunu belirtmekteki kasti; Belediyenin istemediği ve söz sahibi olamadığı bir kent konseyi yönetimi oluşursa uyum da, uygulama da olmaz. Bu tespiti belirtip devamındaki 14.paragrafta, “İŞTE BU NEDENLE; 2011 yılında yapılacak Kent Konseyi genel kurulu öncesi, Ali Tolga’yı telefon ile arayıp dostça bir uyarıda bulunmuş ve Yeni dönemde başkanlığa aday olmayacağını duymuştum, ama fikrini değiştirmişsin. Gel bu fikrinden vazgeç, gereksiz bir inat yüzünden iki yıl kaybedildi, bir iki yıl daha kaybedilmesine izin verme. Geçen dönemin etkin siyasi aktörlerinden biri olarak senin aday olman zaten yanlıştı, gel bu yanlışta ısrar etme” dediğini yazıyor. Doğrudur, bana böyle bir telefon açma ihtiyacında bulundu ve konuşma içeriği aşağı yukarı yazdığı gibi gerçekleşti ama bana konuşmanın sonuna doğru “Sen Adaların önünü tıkıyorsun” dediğini ya unuttu ya da atladı. Ben de kendisine Adaların önünü tıkayan iki şey var biri Adalar Vakfı diğeri de Sensin diye cevap verdim. Ben önceki yazımda aramızda geçen bu konuyu bilerek aktarmadım, O’nun yazdığı iyi oldu. İyi oldu çünkü orada veremediği cevapları belki şimdi verir. Şimdi ben Sayın Bulutoğlu’na soruyorum; Benim için söylediğin “Geçen dönemin etkin siyasi aktörlerinden biri olarak senin aday olman zaten yanlıştı, gel bu yanlışta ısrar etme” uyarını bana yapma gereğini gördün de yasa ve yönetmelik gereği başkanlığa aday olmaması gereken Belediye Başkanı M.Farsakoğlu’na aday olmaması için neden uyarıda bulunmadın. Ya da neden cesaret edip Adalar Vakfı’ndan birini her iki seçim de de karşıma Konsey Başkanlığı için aday göstermedin veya sen aday olmadın. Herkes tarafından malum olduğunuz sebebiyle kazanamayacağınızı bildiğin için mi? Ayrıca, benim başkan olmamın sence veya sizlerce mahsuru nedir? Benim yetersiz olduğumu mu, taraf olduğumu mu düşünüyorsunuz? Yoksa kontrolümün zor olduğunu mu biliyorsunuz?. Ben Ali Tolga olarak Adaların önünü ne şekilde tıkıyorum, bu kanaate nasıl ve hangi sebeple ve hangi veriyle vardın? Acaba Ali Tolga olarak Adalar Vakfının faaliyet alanı dışı çalışmalarının’mı önünü tıkıyorum. Adalar Kent Konseyi ile Konseye kimin başkan olup olmayacağı Seni neden bu kadar ilgilendiriyor? Sen 10 senedir Ada’da var olan bir kişi olarak kimin başkan olup olmayacağına karışma hakkını kendinde nasıl görüyorsun? Bu gücü nerden alıyorsun, arkanda kim veya kimler var?. Benim veya benim yapımda birinin Konseye Başkan olmasını istememen veya istememeniz, menfaati Ada için diye diye planladığınız ve duyurduğunuz bazı işleri açığa çıkartır diye’mi. BÜTÜN bu soruların cevabını o zaman alamamıştım, belki bu vesileyle verirsin…ama bu soruların bence tek cevabı var….O da, Ali Tolga’yı Güdümünüzde tutamayacağınızı iyi bilmeniz. Benim yerime, Belediyenin ve bağdaşık Adalar Vakfı’nın güdümüne girecek bir başkan bulma ve yönetim oluşturma düşüncenizi zaten Ada’da bilmeyen yok. Kent Konseyi Başkanlığını ve yönetimini ele geçirme ve meydanı boş bularak istediğiniz gibi at koşturma imkanını ben varken yakalayamayacağınızı iyi biliyorsunuz.
-Diğer yazdıklarına ve bilhassa 25 Mart 2012 tarihinde Halki Palas Oteli’nde yapılan meşum toplantı ile ilgili yazdığın boş methiyelere bire bir cevap yazacak değilim. Benim burada ortaya koymaya çalıştığım ve anlamak istediğim husus; Adalar Vakfı, kuruluş amacı doğrultusunda faaliyet gösterirken, Halim Bulutoğlu’nun 2003 yıllarından itibaren yönetim kuruluna dahil olmasıyla Vakfın kuruluş gayesi olan “Adaların Tabii ve Tarihi Değerlerini Koruma ve Turizmi Geliştirme” amacından farklı olarak birden Adalar’ın İmar planlaması, Adalar’ın yönetim planlaması, Adalar’da yaşam konularında çalışmalar yapılması, Adalar Belediyesi için stratejik plan hazırlanması işlerine girilmesini nasıl izah ediyorsunuz? Sitenizde yayınlanan 15.06.2003 tarihli ADALAR VAKFI BİLDİRGESİNDE tek tek maddelenen 10 yıl sonraki Adaların ne şekilde olması gerektiği yönündeki çalışma ve hedeflerden hangilerine ulaştınız? Bu hususlarda Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bilgi ve rapor sunuyor musunuz? Bugün Adalar’ın 2014 yerel yönetiminin nasıl olması gerektiğinin planlanmasına nasıl ve niye gelinmiş olduğunun cevabı nedir. Ben bu sorularımın cevaplarını biliyorum, bilmeyen ve öğrenmek isteyenler www.adalaryonetimplani.org sitesinden öğrenebilirler. Bu sitedeki bilgilerin bir kısmını buraya alıntı yapıyorum. Sitede alttaki giriş yazısının devamında Halim Bulutoğlu beyin konuyla ilgili açıklamalarını da bulabilirsiniz. Böylece “Bir Sivil Girişim Grubu “ diye tanımlanan ve takdim olunan girişimcilerin kim ve kimler olduğunu anlarsınız.
(Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim Hakkında : İstanbul Adalar bölgesi sakinleri, günlük yaşamlarında hem korunması hem de iyileştirilmesi gerekenlerin farkındadır. Bürokratik yönetim anlayışlarının motivasyon kırıcı engellerinden olsa gerek, adalardaki yaşamın iyileştirilmesine ilişkin girişimlere umutla bakılmaz. Çoğu zaman da tanımlanan sorunların çözüm yolları kamuya havale edilir. Bazı sorunların çözümü de dört yılda bir yapılan seçimlerde aranır. Oysa özellikle de adalar ölçeğindeki yerleşim birimlerinde doğrudan bireylerin katılımı ile oluşturulacak sivil girişimler bu günden başlayarak yaşam alanlarına etkili bir biçimde müdahale edebilir.Tabiat ve kültür varlıklarını koruma kanununun değişen maddeleri nedeniyle adalar gibi sit alanlarında merkezi ve yerel yönetimlere bir yönetim planı oluşturma görevi veriliyor. Adaların bu gününü ve geleceğini belirleyecek bu planın, kapalı kapılar ardında sadece bürokratlar ve teknokratlar tarafından hazırlanması yerine tüm adalıların katıldığı ortak bir sivil girişimle yerel olarak oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda “Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim” Grubu, İstanbul Adalar Bölgesi’nde mevcut sorunların katılımcı yöntemlerle çözümü için kuruldu ve yol haritası niteliğinde sivil bir yönetim planı oluşturulmasını teşvik edecek bir platform olarak çalışmalara başladı. Amacımız sadece ortaya bir plan çıkarmaktan ibaret değil! Bu sürecin sonunda ortaya çıkacak plana sahip çıkıp, bu çerçevedeki uygulamaları izlemek de hedeflerimiz arasındadır.Grubun ana amacı, Alan Yönetim Planı sürecinin şeffaflığını ve tüm paydaşların katılımlarını sağlamaktır. Ortaklaşılan vizyon ve misyon çerçevesinde mevcut sorunların çözümü için belirlenecek hedeflere yönelik somut faaliyetlerin planlanmasını ve hayata geçirilmesini teşvik etmektir. /Uzun erimli bir sürecin başında olduğumuz göz önünde tutulursa, bu girişimin benzeri çalışmalar için değerli deneyimler kazandırması dileğiyle)…
Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi “Amaçlarının sadece bir plan ortaya koymaktan ibaret olmadığını asıl hedeflerinin ortaya çıkacak plana sahip olup bu çerçevedeki uygulamaları izlemek!! olduğunu” ifade ediyorlar. Ne diyelim hayırlısı!…belki kısmet olurda planı da kendileri uygularlar.
-Bulutoğlu, cevaben gönderdiği yazının sonlarında “Eğer (Plan) çıkarsa, Adalar Yönetim Planı’nı Adalar Vakfı uygulamayacak. Belediye yönetimi bu planı uygulamalarında rehber olarak kabul edecek. Biz de elimizden geldiği kadar Adaların korunup gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak bu ve benzeri işlere katkı sunmaya devam edeceğiz.” diyor , biz de ne diyelim…Allah sizden razı olsun! ve devamında toplantının oldukça verimli ve başarılı geçtiğinden de bahis ediyor.Bakınız ne şans ki, Adaları yönetim planının bütün hatlarını ve uygulama şekillerini Adalar Vakfı ve Sayın Bulutoğlu tespit etmiş ve bu mektupla da Ada kamuoyuna açıklamış oldu. Daha başka ne denir, elinize ağzınıza sağlık. Bir koltuk da başkanın yanına koyun ve Adaları güzelce birlikte idare edin.
-Yazısındaki diğer tutarsızlıklara gelince, (yalan deme nezaketsizliğini göstermemek için bu ifadeyi kullanmaktayım); ” 5366 s.k.’nun Adalar’da uygulanması için çok uğraştıklarını yine HALKİ Otelinde toplantılar düzenlediklerini ve mektupta bahis edilen bir çok kişi ile birlikte (sonradan sahtekar olduğu ortaya çıkan) Eminönü Belediyesi başkan danışmanının bu toplantıya davet ettiklerini ve bunun hatalı olduğunu kabul ettiğini beyan ederek” Ancak, Bu Kişi’ye belediye’de odalarının yanında oda verip danışman olarak ortaya salan dönemim belediye başkanı ve yöneticileridir…diye yalan yazma cesaretini utanmadan gösteriyor. Adı geçen şahsı Adalara getiren ve onun Başkan Danışmanı olarak işe alınmasını öneren ve bu hususta başkana baskı yapan bizzat başta Halim Bulutoğu olmak üzere devrin Adalar Vakıf yöneticileridir(ki yazısında bunu itiraf etmektedir). Bu baskı üzerine başkan tarafından bu şahsın danışman olarak işe alınması için konuyu Belediye Meclisine getirilmek istenmesine devrin yöneticileri olarak başta Ben, Yiğit Uzunhasan, Ömer Çolak ve Bülent Bey karşı çıkmış ve danışman alınmak isteniyorsa Başkan bizzat yetkilidir, konu meclise gelirse ret olunur diye başkanı uyarmış ve bunun üzerine yine Vakfın bastırmasıyla belediye Nikah salonunda Adalar vakfının hemen tüm yöneticilerinin katıldığı ve o şahsın da Divan ‘da yer aldığı toplantıda Vakfın baskıları Adalılar , Sivil Toplum Kuruluşu önderleri ile meclis üyelerinin karşı görüşlerinin ağır basması ve malum şahsın maskesinin orada düşürülmesi ile bu konu orada kapanmıştır,bu anlattığımı o toplantıda bulunan Adalılar olayı dünmüş gibi hatırlarlar.
Halim beyin diğer saptırması ise, söz konusu Halki toplantısının Adalar Kent Konseyine haber verilmesi işini Heybeliada Gönüllüler Derneği Genel Sekreteri ve aynı zamanda Kent Konseyi Yürütme Kurulu yedek üyesi olan Teoman Sunar üstlenmiş ve kent konseyi yürütme ve kurucu üyelerini tek tek arayarak bu görevi yerine getirmiştir..demekte. Bu ifadenin ne kadar doğru olduğuna en dürüst cevabı Teoman bey verecektir.Teoman bey sadece beni arayarak bir toplantı düzenlendiğini ve bu toplantı için konsey delegasyonuna çağrı iletilmesi için mail adreslerini alıp alamayacaklarını sormuş ve ben de Mürsel hanımla görüşür ona bilgi veririm diye cevaplamıştım. Bu konuşma da ne ben ne kurul üyelerine sözlü bir çağrı olmamıştır. Ayrıca Yürütme Kurulu üyelerine tek tek sormam ile kendilerine hiçbir çağrı iletilmemiş olduğu ortaya çıkmıştır. AYRICA hangi gaye ile yapıldığı meçhul olan ve toplantıya katılanların çoğunun Ada dışından geldiği bir toplantı bizim ilgi alanımız olmayacağı gibi Kent Konseyi çatısına taşınmayan bir organizasyon bizce şüpheli, geçersiz ve kötü niyetlidir. Övündüğünüz bu toplantıda Belediye Başkanı sayın Farsakoğlu’nun katılmasından dolayı rahatsızlık duyulduğu ve eleştirildiği katılanlar tarafından ifade edildiğini de bilmeni isterim.
-25 Mart Halki Palas Oteli toplantısında Belediye Başkanı Farsakoğlu’nun kent konseyi ve şahsımla ile ilgili olarak konuştuklarını Kınalıada merkezli olup internet üzerinden yayın yapan www.ada-gazetesi.com’daki video kaydından dinledim. İnsan tribünlere oynayınca oyununu şaşırırmış. Ne diyeyim Allah Başkana zeval vermesin, başınızdan eksik etmesin….Onu Ömer Beyin ihtizarına havale ettim.
-Halim Bey son paragraftan önce “Ali bey, Kent Konseyinin görevlerini sıralamış ve bunların yasayla verildiğini söylemiş. Sonra da eklemiş: Başka hiçbir kimse ve kurum bu görev alanlarına giren herhangi bir konuda toplantı düzenleyemez, fikir beyan edemez, yorum yapamaz, zinhar çalışma gurubu vs kuramaz” …benim bu şekilde yazdığımı ifade ederek; Ali bey Kent konseyi başkanı değil de, belediye başkanı, yada kaymakam olsaydı vay halimize, herhalde ağızlarımızda bantlarla dolaşmak zorunda kalırdık diye de konuyu bağlamış. Halim beyin yaptığı bu üçüncü saptırma, yanıltma, doğrusu O’na yakışmış.Değerli Adalılar, Yazdığım yazının doğrusu ve aslı aynen şöyledir: …Kent Konseyi Yasası ve yönetmelikleri hatırlatılarak devamla (Bu bakımdan; Sözde Sivil Girişim Grubunca ilan olunan toplantının Ana Başlığını ve gündemini oluşturan konular KENT KONSEYİNİN GÖREVLERİ İÇERSİNDE bulunup bu konularda toplantı talep edilmesi sadece Kent Konseyi katılımcı kurum ve kuruluşlarınca istenir ve Yürütme Kurulunca hazırlanan Gündeme alınarak görüşülür. Bunun dışında hiçbir STK, Dernek veya Vakıf ile bu örnekteki gibi Sivil Girişim Grubu adıyla oluşan bir oluşum Kent Konseyi Görevleri arasında bulunan konularda toplantı düzenleyemez düzenlenene de katılamaz.) . Saptırma, kandırma, yanıltma, uyutma ve uyutarak yönetme bu beylerin ihtisas alanı, bu alan benim tarzım pek değil. Ayrıca, dürüst te değiller benim halisane düşüncemi yazının devamında sunmuyor. Devamla şöyle yazmışım: “Ayrıca; Kent Konseyi Başkanı olarak her vesileyle ; Sivil toplum kuruluşlarının yerinden yönetim anlayışı çerçevesinde görüşülmesini istedikleri her hangi bir konuyu Yürütme Kuruluna bildirmeleri halinde Gündeme alınacağını ve bunu öneren STK’nın başkanı veya katılımcı temsilcisini Divan Heyetine alarak toplantıyı bu anlayış içinde yürüteceğini ifade etmiş biri olarak, bu yapılanları kasıtlı ve alternatif arayışlı bulduğum düşüncesini sizlerle paylaşmak isterim”… söylediğim de yazdığım da bu.
Şimdi Halim Bulutoğlu’na son bir hatırlatma: 2008 yılında Adalar Vakfı olarak belediye meclisinden geçirmek istedikleri Adalar Kent Müzesi projesi için, belediye meclisinin iktidar ve muhalefet kanatlarında bulunan hemen tüm meclis yapısının Adalar Vakfı’nın bu projesine sıcak bakmadıkları ve hatta bazı üyelerin bu projeye başka nedenlerden güvenmedikleri bir süreçte meclis üyeleri Ali Tolga ve Bülent Mısırlıoğlu olarak, bir konuyu bilmeden peşin hükümle ret etmenin doğru olmayacağı ve bir projeyi hayata geçirmeye çalışan bir kuruluşu en azından dinlemek ve öyle karar vermenin doğru olacağı düşüncesiyle meclis üyeleri arkadaşlarımızın da onayını alarak, H.Bulutoğlu’nu Meclis toplantı gününde ve birkaç saat önce meclis salonuna konuyu detaylı olarak meclis üyelerine anlatması ve sorularımıza cevap vermesi için davet ettik. Ben, Bulutoğlu’nu kürsüye yanıma davet ederek konuyu anlatmasını rica ettim, meclis üyeleri çeşitli sorular yönelttiler oldukça uzun bir toplantıdan sonra Halim beyi yolcu ettik. Ben arkadaşlarıma hitaben Adalar Vakfı’nın bu projesini meclis olarak kabul etmemiz doğru ve hakkaniyetli olacaktır diye görüşümü ifade ettikten sonra Bülent Mısırlıoğlu’da aynı görüşte fikirlerini söyledi ve öğleden sonra yapılan meclis oturumunda 2.609.915TL bütçeli 2010 Ajansından proje bütçesinin %60’ını talep ettikleri Müze-Taş Mektep projesi oy birliği ile kabul edildi. İşte yaklaşık 4 sene evvel hiçbir kimsenin, görüşün ve fikrin tesirinde kalmadan genelde Adalıların sıcak bakmadığı bu Vakfa ait müze projesinin belediyeden geçmesini, bugün beğenmedikleri o meclis yapısı ve B.Mısırlıoğlu-A.Tolga ikilisinin gayretleri hayata geçirdi. Halim bey o günleri şimdi hatırlamaz, geçmişe vefa duymaz, planlarının ve menfaatinin doğrultusunda yoluna devam eder.
SONUÇ OLARAK: 25 Mart 2012 Pazar günü Halki Palas Oteli’nde Bir Sivil Girişim Grubu tarafından organize edildiğini ifade ettikleri ancak Adalar Vakfı’nın gündemi ve çok daha önceki yıllarda açıklamış olduğu öngörüleri ve planlamaları doğrultusunda yapılan bu toplantıyla ilgili olarak 23 Mart 2012 tarihinde yayınlamış olduğum yazının son satırına kadar sahip çıktığımı bildiriyorum.
Toplantıyı düzenleyenler, yapanlar ve sahip çıkanlar ne derse desinler bu toplantı Adalar Kent Konseyi ve katılımcı temsilcilerinden kasıtlı olarak kaçırılmış bir toplantıdır. Bir grubun, Adaların geleceğine sahip çıkma, Adaların gelecek Yönetim Planını oluşturma gibi bahanelerle kendi ideolojileri ve çıkarları doğrultusunda toplantılar düzenlemesinin ,bir çeşit toplum mühendisliği yapmasının savunulacak hiçbir yönü olmadığı gibi Adaları ilgilendiren bir konuda Adalar Kent Konseyi’ni devre dışı tutarak toplantı düzenlemek, doğru olmayan,kuşku yaratan ve yasal hiçbir sonuca ulaşması mümkün olmayan bir duruma neden olmaktadır. Bu saatten sonra söylenen sözler, hiçbir kanaati değiştirmez. Bu toplantıyı düzenleyen zihniyet iyi niyetten yoksun olduğunu göstermiş adeta deşifre olmuştur. Kendi ellerinde ve inisiyatiflerinde olmayan ve gizli planları için kullanamadıkları Adalar Kent Konseyini dışta tutma gayretlerini Adalılar çok iyi değerlendirecektir. Israrla her yerde ve her zaman söylediğim hususu bir kez daha tekrar ediyorum, böyle bir toplantıya gerek duyuluyorsa bu toplantı Adalar Kent Konseyi çatısı altında yapılmalıdır. Bunun aksini çeşitli bahaneler ileri sürerek anlatmaya çalışmak tüm Adalıları kandırmak, aptal yerine koymaktır. Bir yerde KENT KONSEYİ yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kurulmuşsa, seçimle göreve getirilmiş Yürütme Kurulu ve Başkanı varsa. Yasalara ve hemşerilik bilincine sahip ve saygılı olan herkes yapmayı düşündüğü çalışmaları gizlemeden saptırmadan bu Konseyin çatısına taşır. Bunları yapmayan ve üstüne bu davranışlarına kılıf uydurmaya çalışanların ya gizli gündemleri vardır ya da emelleri farklıdır.
Ve son olarak Halim beyin merak ederek yazısında sorduğu, “Kent Konseyi var da bugüne kadar ne yaptınız” sorusunun cevabı olarak: Adalar Kent Konseyi’nin benim başkanlığımda ikinci dönemi 26/07/2011 tarihinde başladı. O tarihten bugüne kadar geçen 9 ayda Adalar Belediyesi’nin maddi manevi bütün engellemelerine rağmen, sekretaryası olmadan, bütçesi olmadan, yeri yurdu olmadan (yapılan harcamalar Yürütme Kurulunca karşılanarak) ekte sunduğum çalışmalar hayata geçirilmiştir. Ayrıca Kent Konseyleri icra organı olmamasına ve yönetmelikle yaptırım gücü verilmemesine rağmen yapılan yanlış ve hatalı iş ve işlemlerle Ada Halkı adına mücadele etmek için gerekli çalışmalar da kurulumuzca yapılmıştır ve yapılmaya da devam edilecektir. Merak edenlerin bilgisine sunulur.
Ali F.TOLGA
Adalar Kent Konseyi Başkanı
ADALAR KENT KONSEYİ’NİN (unutmalar saklı olarak önemli)FAALİYETLERİ:
1) Belediyece yapılan kaldırım ve bordür yapım işi harcamaları için bu hizmetten yararlanan gayrimenkul sahiplerine tahakkuk ettirilen katılım payı uygulaması genel kurul gündeminde görüşülerek konu hakkında alınan ortak görüş belediye meclisine gönderildi.
2) 30.01.2011 tarihli genel kurulda Adaların Sağlık Sorunları gündemde görüşülerek, oluşturulan ortak görüş gereği için belediye meclisine gönderildi.
3) 2011/ Ağustos ayı başında İstanbul Valiliğinden alınan randevu ile yeni seçilen kent konseyini takdim etmek ve belediye ile olan durumları bizzat arz etmek üzere İstanbul Valisi sayın Hüseyin Avni Mutlu ile görüşüldü.
4) Büyükada 21 ada 27 parsel de yapılan (LİDO) inşaatlar ile ilgili kamuoyunda oluşan ve kurulumuza iletilen tereddütler ve olumsuzluklar üzerine Adalar Kent Konseyi Çevre Çalışma Grubu tarafından idari mahkemede Dava açılmıştır.
5) Adalar Kent Konseyi Çevre Çalışma Grubu tarafından, Büyükada Çarşı ve iskele etrafındaki dükkanların önüne konan plastik kaldırım döşemeleri için kurula yazı yazılmıştır. Kurul izni alınıp alınmadığı sorulmuş ve bu hususun düzeltilmesi sağlanmıştır.
6) Büyükada Belediye Zabıtası önünde saat kulesinin yanında konuşlandırılan HSBC bankasına ait bankamatik için kamuoyu reaksiyonları göz önüne alınarak durumun yasal mevzuatını sorgulamak üzere Anıtlar Kuruluna yazı yazılmıştır ve neticede Bankamatik kaldırılmıştır.
7) 2011/Eylül ayı genel kurulunda, kamuda kullanılan motorlu araçların fazlılığı konusu gündemde incelenerek, kamuda kullanılan araçların akülü araçlarla değiştirilmesi hakkındaki rapor ortak görüş olarak kabul edilerek, görüşülmesi için belediye meclisine iletildi,
8 2011/Eylül ayı genel kurulunda, Adalara özgü yaşam koşullarına aykırı ve düzensiz olarak huzuru ve yaşam kalitesini bozacak şekilde konuşlandırılan ve izin verilen seyyar satıcıların kaldırılması hakkındaki rapor görüşülerek ortak karara dayalı kabul olunan rapor belediye meclisine gereği için iletildi.
9) Adalar belediyesi tarafından ihale edilen 2012-2014 çöp ihalesine ait ilan ve dosyadaki hatalar Adalar kent konseyi Çevre Çalışma Grubu tarafından 3.11.2011 tarihinde belediye meclisine iletildi ve ihale iptal edilerek hatadan dönüldü ve belediyenin yeniden zaman kazınılması sağlandı.
10) Büyükada iskele çıkışındaki korkulukların yıkılması nedeniyle halen ilgililer tarafından yapılmadığı ve tehlike arz ettiği gerekçesiyle, yapılması hususunda İst Büyük Şehir Beld.Başkanlığına yazı yazıldı.
11) Adalar 1/5000 ölçekli nazım imar planları için konularında uzman kişilerden kurul oluşturularak planlar incelendi. Planların geneli üzerinde yapılan incelemede tespit olunan müktesep hakların ihlali hususu başta olmak üzere oluşan rapor doğrultusunda süresi içinde İst Büyük Şehir Belediyesine İtiraz edildi. Ve son aşamada Bölge idare mahkemesine dava açıldı.
12) Adalar Kent Konseyi Çevre Çalışma Grubu tarafından Prof. Dr. Ahmet Ercan beyin sunumunda Adalar ve Deprem semineri düzenlendi.
13) Adalar Kent Konseyi Temiz Deniz Çevre Çalışma Grubu organizasyonunda Prof. Dr. Orhan Kuralın sunumunda Temiz çevre adlı seminer düzenledi.
14) 2012/Ocak ayı genel kurulunda, Büyükada ve Heybeliada muhtarlıklarının muhtarlık binası yeri sorunları gündemde görüşülerek Raporu karara bağlandı ve belediye meclisine sunuldu.
15) 2012/Ocak ayı genel kurulunda, Adalardaki temizlik ve çöp sorunu gündemde görüşülerek Raporu karara bağlandı ve belediye meclisine sunuldu.
16) 2012/Ocak ayı genel kurulunda, adalar ve deprem raporu gündeme alınarak görüşüldü , karara bağlandı ve belediye meclisine sunuldu.
17) 2012/Ocak ayı genel kurulunda Kadın Meclisi – Kadın ve Çevre Bilinci Çalışma Grubu tarafında hazırlanan Ekolojik ve ekonomik El emeği Pazar projesi gündemde görüşüldü ve ortak görüşle kabul olunarak gereği için belediye meclisine sunuldu.
18) Adalar Orman İşletme şefliği ile birlikte 18 Mart Çanakkale Şehitleri anısına ağaç dikim etkinliği yapıldı.
19) Bunların dışında Adalar kamuoyu tarafından kurulumuza bildirilen olumsuzluklar incelenerek gereği için Belediyesine ve gerekli makamlara arz ile bildirildi.
20) Adalar kamu oyunun bilgilenmesi için web sitesi yayına sokuldu ve hemen tüm çalışmalar ve yazışmalar orada yayınlandı.