Büyükada’da Tarih Betonun Altında Can Çekişiyor: Ormanlar ve Milli Emlak Yerleri Çadırlar Tarafından İşgal ediliyor!

Büyükada’da Tarih Betonun Altında Can Çekişiyor: Ormanlar ve Milli Emlak Yerleri Çadırlar Tarafından İşgal ediliyor!
Yayınlama: 29.12.2025
Düzenleme: 29.12.2025 09:51
A+
A-

İSTANBUL – Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada, Bizans İmparatorluğu’nun en önemli miraslarından biri olan Kadınlar Manastırı’nın (İmparatoriçe İrini Manastırı) bulunduğu alan üzerine dökülen betonlarla gündemde. 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olmasına ve “kesin korunacak alan” statüsüne rağmen, bölgedeki kaçak yapılaşma uydu görüntülerine ve vatandaşların objektiflerine yansıyacak boyuta ulaşmış ve tarafımızdan haberleştirilmişti. İmar Kanunu hiçe sayılarak tamamlanan, kamu arazisini işgal ederek halkın anayasal hakkı olan kıyıya ulaşımını engelleyen tartışmalı plaj işletmesinin, 85 milyon TL bedelle satıldığı iddia ediliyor.

  1. Skandalın Merkezi: 290 Ada 30 Parsel
    Büyükada Maden Mahallesi’nde yer alan ve daha önce 179 Ada 10 Parsel olarak bilinen (yeni 290 Ada 30 Parsel) arazi, Şehzade Sultan Süleyman Han Bin Mehmet Han Vakfı mülkiyetinde bulunuyor. Ancak bu parselin altında, Miladi 6. yüzyıla tarihlenen ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun tek kadın hükümdarı İmparatoriçe İrini tarafından yaptırılan manastırın kalıntıları yatıyor.
  2. Tarihi Doku Nasıl Yok Ediliyor?
    Bölgeden gelen fotoğraflar ve resmi şikayet dilekçeleri, alandaki tahribatı gözler önüne seriyor:
  • Ticari Yapılaşma: Parsel üzerinde bir plaj işletmesi ve otel benzeri yapılar inşa edilmekte idi. Fotoğraflarda yaklaşık 15’e yakın oda yapıldığı, çelik konstrüksiyonların dikildiği ve beton döküldüğü net bir şekilde görülmekte olduğunu daha önceki haberlerimizde belirtmiştik.
  • Kaçak Dolgu ve İnşaat: Resmi makamlara iletilen şikayet dilekçelerinde, parselin deniz kenarı kısmına dolgular yapıldığı ve üst noktalara ticari üniteler inşa edilerek kalıntıların tahrip edildiği belirtilmektedir.
  • Görsel Kanıtlar: Sahadaki görüntülerde (Ekran Alıntıları ve fotoğraflar), tarihi dokunun üzerine yerleştirilmiş gaz beton duvarlar, PVC pencereli odalar ve geniş teraslamalar dikkat çekmektedir.
  1. Yok Olan Miras: İmparatoriçe İrini’nin Sürgün Yeri
    Burası sıradan bir arsa değil. Kaynaklara göre manastır kompleksi içinde kilise, yemekhane, gözetleme kuleleri, kütüphane, sarnıç ve inziva odaları bulunuyordu. İmparatoriçe İrini’nin tahttan indirildikten sonra burada yaşadığı ve buradaki mezarlığa defnedildiği rivayet edilmektedir. 1980’li yıllara kadar çıplak gözle görülebilen bu kalıntılar, son yıllardaki kaçak inşaat faaliyetleri nedeniyle tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
  2. Kurumlar Ne Diyor?
    Konuyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunulan dilekçelerde, bugüne kadar yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığı vurgulanmıştır.

Ancak duyarlı vatandaşların CİMER üzerinden yaptığı ısrarlı başvurular sonucunda İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nden çarpıcı bir yanıt geldi. Kurulun yanıtına göre:

“Söz konusu alan kentsel ve 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescillidir. Taşınmazdaki izinsiz uygulamaların kaldırılmasına, alanın rehabilite edilmesine ve izinsiz inşai müdahalede bulunulmamasına karar verilmiştir.”

  1. Yetki Karmaşası ve İhmal İddiaları
    Koruma Kurulu’nun “yıkım ve rehabilitasyon” kararlarına rağmen, Adalar Belediyesi’nin önce inşaatı durdurduğu, ardından ise faaliyetlere göz yumduğu iddia ediliyor. Bölgenin Marmara Denizi Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKA) ilan edilmiş olması dahi ticari rant hırsını durdurabilmiş değil.

Bizans entrikalarına, imparatoriçelerin sürgünlerine tanıklık eden Büyükada Kadınlar Manastırı, 21. yüzyılda “kaçak oda” ve “plaj işletmesi” entrikalarına kurban gitmek üzere. Arkeolojik mirasın üzerine dökülen betonların kaldırılıp kaldırılmayacağı, yetkili kurumların bu “onaylı yıkım” kararlarını ne zaman uygulayacağı ise merak konusu.

Büyükada’nın Ciğerlerine Saplanan Hançer: “Çadır Kent”

Öte yandan Büyükada’nın arka tarafındaki ormanlık alanda, Milli Emlak arazisi üzerine kurulan ve ticari faaliyete açılan “çadır kent” görünümlü yapılar, SİT alanı ve Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) kanunlarını delmeye devam ediyor. Geçmiş dönemdeki “sahte yıkım” iddialarından günümüze uzanan süreçte, yıkım kararlarına rağmen bu yapıların ayakta kalması büyük bir muamma.

Ticari faaliyetlerin de yürütüldüğü tespit edilen bu alan, Adalar’ın korunması gereken doğal dokusuna vurulmuş ağır bir darbe olarak kayıtlara geçti. Milli Emlak Müdürlüğü, arazisindeki bu işgale sert tepki göstererek, “Böyle bir yapılaşmaya izin verilemez, derhal yıkılmalı” görüşünü bildirdi. Bu konuyu önümüzdeki günlerde daha geniş olarak inceleyeceğiz.

E-bültenimize abone olun!

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.