“Avane”, Arapça kökenli olup, dilimizde politikacıların sıkça kullandığı bir kelime. TDK’ya göre (Yardımcı, Yardakçı) anlamında kullanılır. “Garabet” ise yine Arapça kökenli olmakla birlikte (Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık) anlamında. Basın Etiği gereği Kamuyu zarara uğratanlar, yolsuzluğa bulaşanlar, tüyü bitmemiş yetim hakkına göz dikenleri deşifre ederken dahi kelimeleri özenle seçmeye dikkat ediyoruz. Zira kul hakkına girerek karnımızın ateşle dolmasından çekiniriz.(Bkz. Nisa/10).
Servet-i Fünun’un ileri gelenlerinden Tevfik Fikret (1867-1915)’in 1912 yılında kaleme aldığı Han-ı Yağma adlı şiirinde bir beyitle konuya giriş yapalım.
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı şahane sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği (İAKTVKD), Adalar Belediyesine vermiş olduğu dilekçeler ve gelen cevaplar gazetemize ulaşınca “garabet” sözcüğü aklıma geldi. İşin gerçeği şu ki, ne Erdem Gül ne de avanesi kendilerini temize çekemeyecek. Akla ziyan, kendilerini aklama çabaları yine sonuçsuz kalacak. Hatırlarsınız, Av. Mustafa Lütfi Kıyıcı’nın cabaları ile halkın bilgisine sunulan Heybeliada Asaf Plajı üzerinden rant elde etme gayreti ve halkın kıyıları üzerine kabus gibi çöken çeteleri gün yüzüne çıkarmıştı. Artık İstanbul’da tüm kamu kurumlarının dikkatini Heybeliada Zeytinlik Mesire Alanına kıyısı olan Asaf Plajına çekmişti.
Arif Çağlar’ın başkanı olduğu derneğin 08 Temmuz’da vermiş olduğu dilekçeye 19 Ağustos tarihiyle cevap verebildi, Erdem Gül. Öyle uzun uzadıya cevap vermiş ki aklı karıştırmaya yönelik, satır aralarına gizlenen yanlışlıklar ve en önemlisi de her zaman yaptıkları “BİZ İŞİMİZİ YAPTIK, ASIL SUÇLU ONLAR” diyerek tüm kamu kurumlarına çamur atma peşinde ve telaşındalar. Dedik ya kendinizi aklayamazsınız Erdem Gül ve avaneleri. Ancak ve ancak halkı kendisinden cahil görenler düştükleri çukurda herkesi kör, alemi sersem sanırlar.
Yazının ekinde orijinal suretleri bulacağınız resmi yazıyı analiz etmeden önce dikkatinizi Ruhsat Ve Denetim Müdürü Songül Özdemir’in dilekçeye cevabına çekmek istiyorum. Yazının sayısı ile ilgi verilen dilekçenin sayısı tesadüfen aynı E.5408. EYBS (Evrak Yönetim Bilgi Sistemi)’ni By-Pass etmenin başka bir yolunu buldu galiba. Yok edilen evraklara aşina olmuştuk ama bu başka. Bilgi Edinme Kapsamında sorulan sorulara cevap vermeyerek koruma altında olduğunu, kişisel ve ticari verilere ilişkin olduğundan sizden gizliyoruz diyerek imzalıyor Songül Özdemir eski Avcılar Belediyesi yeni Adalar Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürü. Peki aynı konuda Erdem Gül imzalı E.5368 sayılı yazıda görüyoruz ki Asaf Plajına çöken şagilin Aslans Turizm İşletmeleri Tic. Ltd. Şti. olduğunu, 17.09.2019 tarihli 59 sayılı İçkili Restoran Ruhsatı aldığını, aynı gün ne hikmetse 17.09.2019 tarihli ve 58 sayılı plaj ruhsatı aldığını Erdem Gül’den öğreniyoruz. Yani önce plaj ruhsatı sonra içkili restoran ruhsatı alıyor şagiller. Eğer Ruhsat Müdürü görevini yasalar çerçevesinde yapmışsa Erdem Gül ticari ve kişisel bilgileri açıklamaktan yargılanmalı, yok eğer Bilgi Edinme ve Dilekçe kanunu gereğini Erdem Gül yapmışsa Ruhsat ve Denetim Müdürü ki aynı zamanda Mali İşler Müdürü “TCK. 205’ e göre yargılanmalı, kamu görevlisi olması münasebetiyle 2 yıldan 5 yıla kadar olan hapis cezası yarı oranında artırılmalı. Buradan Adalar Cumhuriyet Savcılığına ihbaren duyurulur. Devam edelim. Erdem Gül ve avaneleri dilekçeye verilen 4 sayfalık cevapta en çarpıcı olayı sona saklamış. Diyor ki “KANLICA ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ” ne sorduk, Zeytinlik B Tipi Mesire yerinin deniz kıyısındaki sahil kesimlerinin plaj olarak kullanılmasında ve bu hususta ruhsat verilmesinde sakınca yoktur, diye cevap aldık. Eğer böyle bir ifadeli yazı var ise ki Erdem Gül öyle diyor. Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü kendisini Danıştay yada Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü yerine koyarak ruhsat konusunda görüş beyan ediyor. Bu konuda yetki ve yasalar diyor ki; kolluğun görüşüne başvurulmuş mu? Hayır. Mülki Amire sorulmuş mu? Hayır. Asaf Plajının Milli Emlak Dairesi Başkanlığının yetki ve idaresinde olduğunu sağır sultan biliyor. Erdem Gül ve avanesi bilmiyor mu? Elbette biliyorlar. Peki neden oraya sormuyorlar da onun yerine Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü’ne soruyorlar. Apaçık değil mi ruhsat verebilmek için. Biraz daha açalım. 17.09.2019’da Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü’ne vekâlet eden kim? Asaf plajını işleten Emir Enes Uzun’un kayınvalidesi. Hadi buyurun cenaze namazına. Aile şirketi Adalar Belediyesi. Ayrıca Ruhsat Yönetmeliğinin 5. Maddesinde kolluktan izin alınmadan hem içkili hem de plaj ruhsatı verilemez. Bu nu da umarım Gülseda Torun Emniyet Müdürümüz cevaplar. 22.04.2020 tarihinde Hacı Mehmet Güner Çevre ve Şehircilik İl Müdürü açıkça işgali kaldırın idaremize teslim edin diyor Adalar Belediyesine. Erdem Gül ve avanesi ne yapıyor. 23.06.2020 tarihine yıkım kararı alıyor, yıkıma gidiyor. Ne hikmetse (biz alıştık) yıkım yapamadan 23.06.2020 tarihli yine aynı günlü tutanak tutup gerisin geriye dönüyor. Aklı uzunlar madem yeterli ekipman yok da niye yıkım kararı alırsın da Büyükşehirden yardım istemezsin. Murat Yazıcı Genel Sekreter size diyor ki bizden isteyin. Peki 22.04.2020 tarihli Yapı Tatil Tutanağı düzenlenmiş diyor Erdem Gül. Bu tutanağı (https://adagazetesi.com.tr/ara/asaf-plaji) 23.06.2020 tarihli internet gazetemizde paylaşmıştık. Peki 22.04.2020 tarihli Yapı Tatil Tutanağı düzenlenmiş, plaj mühürlenmiş, nasıl olur da o tarihten bu yana mühürlü yerde bu kadar faaliyet olmuş, kamyonlar gelmiş, topraklar dökülmüş, şantiye kurulmuş. Mühür Fekki nerede Erdem Gül. TCK 203’e göre mührü kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır, diyor. Uyudunuz mu? Göz mü yumdunuz? Bunun cezası yok mu kamu görevlileri Erdem Gül ve avaneleri.
Plaj ruhsatı veren idare yani Erdem Gül ve avaneleri bu kadar aykırılıklara imza atan, devlet, kanun tanımayan bir yerin ruhsatını iptal etmiyorsa bu hukuksuzluğun ve yolsuzluğun tam ortasındadırlar. Hiç kimse Adalar Belediyesini eli kolu bağlı, yasaları uygulamayan ve görev yapamaz hale getirmeye hakkı yoktur. Bir kamu kurumunu kayırmacı ve partizanca davranışlara sürükleyen Erdem Gül ve avanelerine elbet hukuk eninde sonunda hesabını soracaktır. Bu yazımız Cumhuriyet Savcılarına suç duyurusudur. Bir an önce sorumlular ve menfaat temin eden veya TCK 250 ve 251’in devamında ihmal ve denetim sorumluluğundan kaçanlar hakkında gerekli soruşturmaların yapılmasını kamu vicdanı beklemektedir. Devletin kurumlarını acz içinde göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Erdem Gül ve avaneleri beceremiyorsa kendiliğinden bırakmalılar. Ada halkının bunları taşıyacak sabrı da selameti de kalmamıştır.
Şükrü Abanoz