İstanbul’un Prens Adaları’ndan Heybeliada’nın sakin çam ormanları ve tarihi köşklerinin altında, adaya ismini veren antik bir sır yatıyor: 2400 yıl önce işletilen zengin bakır ve demir madenleri. Yakın zamanda paylaşılan bir metin ve tarihsel kayıtlar, adanın isminin kökeninin Yunanca “bakır” anlamına gelen “Halkos” kelimesinden geldiğini ve bu madenlerin antik dünyadaki önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Tarihsel metinlere göre, günümüzden 2400 yıl önce, Kadıköylü (o zamanki adıyla Kalkhedon) madenci Demonesos, denizin içindeki yeşil parıltıları fark ederek Heybeliada’ya ayak bastı. Bu yeşil taşların, değerli birer bakır filizi olduğunu keşfeden Demonesos, adada madencilik faaliyetlerini başlattı. Kısa sürede ünlenen ada, yaklaşık 10 yıl boyunca “Demonesos’un Adası” olarak anıldı.
Adanın maden zenginliği o kadar önemliydi ki, zamanla adı, Yunanca’da “bakır” anlamına gelen “Halkos” kelimesinden türetilerek “Halki” olarak anılmaya başlandı. Bu isim, yüzyıllar boyunca adanın kimliğinin bir parçası oldu. Tarihi kaynaklar, Heybeliada’nın Çam Limanı mevkinde bakırla karışık demir yataklarının da bulunduğunu ve ada toprağının karakteristik kırmızı renginin bu demir madeninden kaynaklandığını doğrulamaktadır.
Antik dünyanın en önemli düşünürlerinden Aristoteles’in bile eserlerinde Heybeliada’nın bu madenlerinden övgüyle bahsetmesi, adanın o dönemdeki ekonomik ve stratejik değerini ortaya koyuyor. Çıkarılan bakır ve demir, Ege ve Karadeniz’deki pek çok şehre ihraç edilerek bölge ticaretinde önemli bir rol oynuyordu.
Metinde adı geçen Makedonyalı Sofroni gibi ustalar, Çam Limanı’nda kurulan büyük ocaklarda bu cevherleri işliyordu. Madenciler, denizden çıkardıkları yeşil taşları ocaklarda eriterek bakırı ayrıştırıyor, geriye kalan işe yaramaz curufları ise bugün bile izleri görülebilen alanlara yığıyordu.
Günümüzde bu madenler işletilmese de, Heybeliada’nın isminde ve tarihinde yaşayan bu “metalik” miras, adanın sadece bir sayfiye yeri olmadığını, aynı zamanda antik dünyanın önemli bir üretim merkezi olduğunu kanıtlar nitelikte. Tarih meraklıları için Heybeliada’nın sokakları, artık sadece köşklerin değil, aynı zamanda 2400 yıllık bir madencilik öyküsünün de izlerini taşıyor.