Prens Adalarının tarihsel süreci (Osmanlı Dönemi)

Prens Adalarının tarihsel süreci (Osmanlı Dönemi)
Yayınlama: 03.10.2020
Düzenleme: 13.12.2022 15:20
A+
A-

Kültürel miras veya kültür mirası daha önceki kuşaklar tarafından oluşturulmuş ve evrensel değerlere sahip olduğuna inanılan eserlere verilen genel bir isimdir.

Prens Adalarının tarihsel süreci (Osmanlı Dönemi)

Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi kültür mirasını üç sınıfta gruplandırmaktadır:

Anıtlar: Bu gruba mimari yapılar, heykeller, resimler, arkeolojik eserler, kitabeler, mağaralar ve eleman birleşimleri girmektedir. Bu grupta yer alan eserler tarihi veya sanatsal veya bilimsel olarak evrensel değerlere sahiptirler.

Yapı toplulukları: Bu gruba giren yapı toplulukları bulundukları konum nedeniyle tarihi veya sanatsal veya bilimsel olarak evrensel değerlere sahiptirler.

Sitler: Bu gruba giren sit alanları ya insan ürünüdür ya da doğal bir şekilde oluşmuştur. Ya da bu ikisinin kombinasyonudur. Bu gruba giren sit alanları ya estetik, ya etnolojik ya da antropolojik bakımdan evrensel değerlere sahiptirler.

OSMANLI DONEMİ

İstanbul’un fethinden yaklaşık bir buçuk ay önce, Fatih Sultan Mehmet’in kenti kuşatması sırasında, 17 Nisan 1453’te Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey, Adaları ele geçirerek Türklerin kontrolüne geçmesini sağlamıştır. Böylece, İstanbul’un fethinden önce fethedilen Büyükada kalesine ilk Türk bayrağı çekilmiştir İstanbul’un fethinden sonra, Adalar’daki trajedilerin yaşandığı manastırlar boşaltılmış, halkın çoğu İstanbul civarındaki yerleşimlere göç etmiştir. 1562’de İstanbul’da büyük bir veba salgınının çıkması üzerine vebadan kaçan bir bölüm Hıristiyan zenginleri Heybeliada’daki manastırlara sığınmışlardır. 1624 yılında Osmanlı donanması bir ayaklanma sebebiyle Kırım’da iken bir çaykalık Don Kazağı Filosu, fırsattan yararlanarak İstanbul Boğazı’ndan içeri girip Adalar’a kadar gelip savunmasız olan Heybeliada’ya çıkarma yaparak Papas Dağı’ndaki Ayıa Triada Kilisesi ve Manastırı’nı yagmalamışlardır.

Deli İbrahim’in padişahlık devrinde ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi, bindiği bir gemi ile 1641 yılında Heybeliada’ya uğradığını, sonra sırasıyla Tavşanaaası, Burgazadası, Kınalıada ve ardından da Büyükada’yı ziyaret ettiğim, bu adalarda 100-200 haneli köyler bulunduğunu, köylerin bağlık bahçelik, köy zenginlerinin ise zengin Rum balıkçı reisleri olduğunu anlatmaktadır.

Adalar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 19. Yüzyıl ortalarına kadar kendi haline terk edilmiş, 1839 Tanzimat Fermanı ile yabancılara mülk edinme olanağı tanıyan yasal düzenleme sonunda hızla gelişme sürecine girmiştir 1846’da düzenli vapur seferlerinin başlatılması üzerine, büyük köşk ve oteller 1855 yılında yapılmaya başlanmış, mevcut kilise ve manastırlar onarılmıştır. İstanbul’un zenginleri, azınlıklar ve yabancı uyruklular bu gelişme sürecinde Adalar’ı bir sayfiye yeri haline getirmişlerdir. Bu gelişme sonunda İstanbul’da kurulan ilk üç belediye dairesinden biri, Yedinci Daire diye anılan Adalar Belediyesi olmuştur (1861)

10 Temmuz 1894’te İstanbul’da meydana gelen büyük deprem sırasında Adalar çok büyük bir hasar görmüş, Heybeliada’daki Ruhban Okulu başta olmak üzere birçok manastır ve binalar yıkılmıştır.

Bir Yorum Yazın

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.