Büyükada Aya Yorgi Manastrı

Büyükada Aya Yorgi Manastrı
Yayınlama: 15.09.2024
A+
A-

Aziz George Koudonas Manastırı, adadaki iki tepe içersinde en güneyde yer alan Yüce Tepe’de bulunmaktadır.

Adanın ortasındaki meydandan bu manastıra ulaşan bir yol vardır.

Bu meydanda, bir kafe ve tepe boyunca sizi taşıması için bir eşek kiralayabileceğiniz bir ahır yer almaktadır.

Söylentiye göre, manastir II. Nicephorus’un (963-9) hükümdarlığı sırasında, 963 senesinde kurulmuş.

Tarihte ilk defa, I. Manuel Comnenus’un 1158 yılında hazırladığı listede bu manastırdan söz edilmektedir.

Yunanca “çanlar” anlamına gelen Koudonas ismi, şu hikayeden gelmektedir: Çobanın biri, bir gün sürüsünü bu tepede otlatırken, yerin derinliklerinden gelen çan sesleri duyar. Ne olduğuna bakmak için yeri kazdığında ise, daha sonra kendisi ve diğer yerli halk tarafından manastırın kurulduğu yere yerleştirilen, Aziz George’nin bir resmini bulur.

Bu hikaye, 1625 senesine dayanmaktadır ve muhtemelen manastırın ilk inşa edilmesinden ziyade yeniden kurulduğu zamanları anlatmaktadır.

Efsane bir yana, manastırın kayıtlı ilk başrahibi olan Isaias şu anki katholikon’un inşasına 1752 senesinde başlamış ve Blachernitissa’nın ana kilisesini yedi yıl sonra tamamlamış, ayrıca manastira ait pek çok küçük oda eklemiştir.

Bunu takip eden yarım yüzyıl içerisinde başrahipler Anthemios ve Arsenios tarafından da birkaç ekleme yapılmıştır.

Bu arada, özellikle zihinsel rahatsızlıkların iyileştirilmesi ve tarafından ele geçirilenler’in bu ruhların etkisinden kurtarılmasına yarayan bazı mucizeler Aziz George’nin resmine atfedilmiştir.

Daha yakın zamanlarda burada başrahipliklik yapmış kayda değer isimler arasında, başrahiplerin ikamet edeceği taştan evi ve misafir yerlerini tamamlayan Arsenios Roufogalis (1879-95) ve sadece yerel Rum Ortodoks Hiristiyanlarından değil, dünya üzerinderindeki farklı inançlara sahip diğer insanlardan da aldığı yardımlarla 1894 depreminde zarar görmüş katholikon ve diğer binaları yenileyen ve şu anki ana kiliseyi inşa eden, Dionysios Paikopoulos (1895-1936) yer almaktadır.


Şu anki tesis altı ayrı kiliseden ve üç farklı katta bulunan ibadet yerlerinden daha eski mabetler daha aşağı katlarda yer alıyor oluşmaktadır.

Zemin katta, başrahibin evi ve Aziz George ana kilisesi bulunmaktadır.

Her iki yapı da 20. yy’ın başlarında inşa edilmiştir.

Kilisenin güneydeki iç duvarında bugün gümüşle kaplanmış olan Hagios Georgios Koudonas’ın orjinal bir ikonasın bulunmaktadır.

Sevgili Aziz George, Atina’ya gitmeme ve orada farmakoloji okumama yardım et

Ikonanın bir köesinde, genç bir Rum kadının dokunaklı yakarışı göze çarpmaktadır. Genç kadın şöyle yazmıştır: “Sevgili Aziz George, Atina’ya gitmeme ve orada farmakoloji okumama yardım et.”

Birkaç basamaklık bir merdiven aşağıdaki ilk kata çıkmaktadır.

Merdivenlerin hemen yanında Bakire Blachernitissa mabeti yer almaktadır.

Onun ilerisinde ise Aziz George mabedi bulunmakadır.

Bu odanın duvarlarında bulunan demir halkalar, zihinsel engellilerin Hagios Georgios Koudonas’un mucizevi resmi tarafından iyileştirilmeleri umuduyla bu odaya hapsedildiklerini gösteriyor.

Merdivenlerin alt tarafında yer alan oda, içerisinde bir ayazma bulunan kutsanmış ufacık bir odadır.

Bu oda söylentilere göre, Aziz George’nin kutsal resminin kazılarak çıkarıldığı yerdir.

Bu odanın ilerisinde, Havariler’e adanmış başka bir mabet bulunmaktadır.


23 Nisan günleri kutlanan Aziz George Günü, dünyanın dört bir yanından gelen binlerce hacı Müslüman Türkler ve diğer dinlere mensup insanlar da dahil olmak üzere manastir yoluna koyulurlar.

Pek çoğu, şafak ayinine katılmak üzere yalınayak çıkarlar tepeyi.

Ayinin ardından, hacıların pek çoğu, tepenin doruğunda bulunan açık lokantada, eski takvime göre baharın gelişini geleneksel olarak müjdeleyen günü kutlayarak öğle yemeklerini yerler.

Lokanta, kendi etiketsiz kırmızı şarabının yanında, basit yemek ve meze servisi yapmaktadır.

Tepenin zirvesi çam, selvi ve daha pek çok ağaç ile kuşatılmıştır ve özellikle manastırın çanları bu eski zamanlardan kalma tapınakta çaldığı zaman Yunan Ada’larını andıran bir ortam oluşmaktadır.


Yüce Tepe’nin doruğundan görünen ve tüm Adalar ve Marmara Denizi’nin Asya kıyılarını içine alan manzara muhteşemdir.

Bahsettiği köyler, bugün İstanbul’dan kırsal alanlara doğru yayılım sonucu birleşmiş olsa da, Grosvenor bu görünümü şu sözlerle övmüştür:


“Bu zirvenin manzarası Konstantinopolis’in sunabileceği en kapsamlı manzaradır. Yaklaşık 200 metrelik bir yükseklikten, denizin her yanına ve Marmara’nın doğu kıyılarına rahatça bakabilirsiniz. Kuzeybatıda, ada grubunun ötesinde, karanlık Fenerbahçe göze çarpmaya başlarken, Stamboul ve Kadıköy’ün büyülü silüeti gökyüzünde salınır. Kuzeyden doğuya uzanan kıvrımlı Asya kıyısı boyunca, köyler birbirleri üzerine biner ve manzarayı doğal güzellik ve birlikteliğin renk çeşidi ile zenginleştirirler.”

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.