sosi cindoyan

Bir insana dilenecek en güzel şeydir, sağlık. Doğmayan çocuğun bile sağlıklı olmasını isteriz. Ruhta sağlık, bedende sağlık, sağlıklı düşünmek, sağlıklı yaşamak en büyük emelimizdir. Prens adalarında son döneme kadar sağlık sorununun düzeltilmesi gerekirken, maalesef adalara dolan yazlıkçıların ve günübirlik ziyaret eden vatandaşların sayısına ters orantılı olarak sorunun daha da vahim...
  Gazetelerde boy boy fotoğraflarla okuyucuya sunulan gasp, cinayet, dehşet, vahşet, şiddet, tecavüz, kaçırılma, yaralama gibi haberleri okumam. Kalan sansürlü haberlere şöyle bir göz gezdirdikten sonra seçimimi yaparım. Buna rağmen iğrenç bir haber var ki bu kuralı bozdu ve maalesef şaşkınlıkla, nefretle okuduktan sonra bir kez daha habere göz atmak...
Kötü günler yaşıyorum. Şu anda Vano kedim Veterineriumda  seruma yatıyor. Vanlı inadı işe yarayacak mı, yaramayacak mı, bilemiyorum çünkü inanılmaz bir çabayla hayata direniyor benim güzel Vanom, beyaz fırtınam, neşem benim. Vanocik, Vanocik, dayan oğlum, diren oğlum. Durum böyle iken, içim yanıyorken başka konuya değinmem imkânsız. Yüreğim bağlı kaldı, elim...
Ceza değil ihtar   Yaz mevsiminin son demlerini yaşıyoruz. Sonbaharda Adaların çok daha yaşanır bir ilçe olduğunu bildiğim için ayların çabuk geçtiğine hiç üzülmüyorum. Sonbaharda Adalar daha sakindir, deniz pırıl pırıldır, yaprak dökümünün hüznü ile huzur birbirini tamamlar.   Şu günlerde Adalarda seçimlerden başka bir şey konuşulmuyor. Seçimle ilgili herkeste...
Ada mevsimi açıldığında hoşuma giden şeylerden biri de yurt dışından tatile gelen eski adalılar. Keyifle gelip hüzünle dönerler yaşadıkları ülkeye. Yıllar geçtikçe eski dostlara sımsıkı sarılıyoruz. Onlar çok özeldir çünkü ilk heyecanlar, ilk hüzünler onlarla yaşanmış, ilk topuklu ayakkabı o arkadaşlarla giyilmiş, ilk kulaç, ilk makyaj, ilk dans, okul yılları,...
“Vapurum, vapurum dediniz ama bu yaz motora daha fazla insan binmiş.” dediler. Siz bindirirseniz elbette ki binerler. İnsanlar fikir birliği yapmasalar elbette ki bundan başka bir sonuç elde edemeyiz.   Bugün acilen Kınalıadadan şehre inmem gerekti. Keyifli bir yolculuk değildi benimkisi. İşimi derhal halletmeme rağmen Kabataştan Büyükadaya gitmek için 08.40...
Tesadüfen, Adamızın plaj tesislerinden birinde yürüyüşüme kısa bir mola vermiştim. Ani bir sesle irkildim. “Düştü, düştü, düü-şü-yor” Başımı çevirip baktığımda, gördüğüm manzaraya inanamadım. Bir kadın, elinde koltuk altından ve ayaklarından tuttuğu çıplak ve ıslak bir bebek.”Düüş-tü” dedi ve yere bir parça kaka düştü.   Bir başka gün, sahilden denize giren...
Galata Kulesine yakın bir mekân. Kör Fotoğrafçılar Projesi. Adı bir garip geliyor insana. Geçen sonbaharda düzenlenen bir geceye benim de katkım isteninceye dek, doğrusu ve de maalesef, ben de bu proje ile ilgilenmemiştim. Türkiye’de, belki de dünyada tek olan bu projenin faaliyetine nasıl katılacağımı, o sanatsal geceye nasıl yardımcı olabileceğimi...
“Sokaklar kirli görmüyor musun?” “Çöpler toplanmıyor yazsana bunu be abla” “Kime şikâyet edeyim? Aman etsen ne olacak ki!” Aslında bu soruların tümüne de gerek yok. Cevabı o kadar kolay, o kadar net ve basit ki,düşünmeye bile gerek yok. Bu sıkıntıların yaşanmaması için aylarca, mevsimlerce kafa patlatan, laf anlatmaya çalışan, yazan,...