sosi cindoyan

Yaz geçti, sıcaktı dedik. Sonbahara girdik, nefes aldık dedik. Artık kışa adım atıyoruz. Gündüz vakti hava şerbet gibi fakat akşam üstü serin basıyor, akşam olmadan üşümeye başlıyoruz. Az mevsimi boyunca ve Kasım ayında başlayan serin havada Kınalıadalıların şikayetini kaleme almak istedim. Bildiğiniz gibi benim cici-bici dediğim adabüsler yani M tipi...
Prens Adaları öyle bir aşk ki bedelini ödemeyen adalı olamıyor. Adalara beslediğimiz sevgi öyle bir sevgi ki ve biz adalarda öyle mükemmel bir dönem yaşadık ki her şeyin ada ruhuna yakışır olmasını istiyoruz fakat dünya değişti, insanlar değişti, hayat zorlaştı ve biz yeni düzene ayak uydurmaya çalışırken yorulduk, alıngan, sıkılgan...
Yine dalgın dalgın yürüyordum. Belki de bir şarkı takılmıştı dilime, mırıldanarak, belli etmeden, içimden kahkahalarla gülerek, belki de sıkılarak, üzülerek yürüyordum. Güleç yüzlü bir genç kız yaklaştı, kendisini tanıttı. Güzel bir kızdı, belli ki özgüveni ve medeni cesareti vardı. Benden yardım istedi. Bir hayali varmış, tiyatroyu seviyormuş ve oyuncu olmak...